![]() |
|||||||||||||||||||
YETERLİLİK 2011 SORU ÇÖZÜMLEME
A)iMâLE: Meyillendirerek okuma.Yalnızca Hud bulunur. Burada ra harfi, üstünden esreye doğru meyillendirilerek okunur.
وَقَالَ ارْكَبُوا ف۪يهَا بِسْمِ اللّٰهِ مَجْرٰيهَا وَمُرْسٰيهَۜا اِنَّ رَبّ۪ىلَغَفُورٌ رَح۪يمٌ
B) TESHİL: Kolaylaştırmak demektir. Birbirini takip eden iki hemzenin altına yazılır. Bu iki hemzeden birincisi yerinden, ikincisi ise, he sesi karıştırılmadan, hemze tam yerine verilmeden, hemze ile elif arasında yumuşak olarak (hafifce hemzeden medde kayar gibi) okunur. Asım kıraatına göre sadece Fussilet 41/44,
ءَاَعْجَمِىٌّ وَعَرَبِىٌّ
C)SEKTE: Sekte kıraat kastı ile birlikte nefes almadan, adet olunan vakıf süresinden daha az bir süre sesi kesmektir.
1-KEHF suresi 1. ayet:
اَلْحَمْدُ لِلّٰهِ الَّذ۪ٓى اَنْزَلَ عَلٰى عَبْدِهِ الْكِتَابَ وَلَمْ يَجْعَلْ لَهُ عِوَجًۜا۔ {١}قَيِّمًا
2-YASİN suresi 52.ayet:
قَالُوا يَا وَيْلَنَا مَنْ بَعَثَنَا مِنْ مَرْقَدِنَۢا ۔هٰذَا مَا وَعَدَ الرَّحْمٰنُ
3-KIYAMET suresi 27. ayet:
وَق۪يلَ مَنْ ۔رَاقٍ
4-MUTAFFİFİN suresi 14.ayet:
كَلاَّ بَلْ ۔رَانَ
İŞMAM:Sükûndan sonra kelimenin sonunda bulunan ötre harekesine işaret etmek için dudakların ileriye doğru toplamasına işmam denir. İşmam sadece ötrede ve aslı ötre olanda olur. Kısaca sükundan sonra ötreye işaret edilerek dudakların ileriye doğru toplama işlemine işmam diyoruz.
قَالُوا يَٓا اَبَانَا مَا لَكَ لاَتَاْمَنَّا عَلٰى يُوسُفَ وَاِنَّا لَهُ لَنَاصِحُونَ
Asım kıraatinde bu âyette bir başka işmam çeşidi yapılmaktadır ki bu da idğâmlı nun harfinin okunması esnasında, dudakların ötreyi gösterecek şekilde, sessizce ileri uzatılıp geri çekilmesi şeklinde uygulanır
SORU 2-
İdgam Misleyn: Birbirinin aynı iki harfin idgamı demektir. Aynı veya iki ayrı kelimede yan yana gelen, cezimli ilk harfin, harekeli ikinci harfe katılarak, şeddeli tek harf gibi okunmasına İdgam Misleyn denir. Örnekleri:
Bu şartlarla yan yana gelen harfler ( م) veya ( ن) olursa Gunne yapılır ve İdgam Misleyn Me‘algunne olarak adlandırılır.
İdgam Mütecâniseyn:Mahreçleri aynı, fakat sıfatları farklılık gösteren iki harf, aynı veya iki ayrı kelimede, ilki cezimli, ikincisi harekeli olarak yan yana gelirse idgam- Mütecâniseyn denir.
Zâl ( ذْ) önce, Za ( ظ ) sonra ise; ( إِذْظَلَمْتُمْ - إِذْ ظَلَمُوا ).
Dâl ( دْ ) önce, Te ( ت ) sonra ise; ( عَبَدْتُمْ - قَدْ تَبَيَّنَ).
Te ( تْ ) önce, Dâl ( د) ve Ta ( ط ) sonra ise; (أَثْقَلَتْ دَعَوَا اللهَ - وَقَالَتْ طَائِفَةٌ).
Ta ( طْ) önce, Te ( ت ) sonra ise; ( أَحَطْتُ - بَسَطْتَ).
İdgam Mütekaribeyn:Mahreçleri veya sıfatları birbirine yakın iki harf, aynı veya iki ayrı kelimede, ilki cezimli, ikincisi harekeli olarak yan yana gelirse idgam-ıMütekaribeyn denir. Örnekler:
Lâm ( لْ ) önce, Ra ( ر) sonra ise; ( قُلْ رَبِّ - بَلْ رَفَعَهُ اللهُ).
Kaf ( قْ) önce, Kef ( ك ) sonra ise; ( أَلَمْ نَخْلُقْكُمْ). Tek örnektir.
İdgam ŞEMSİYE:arapça'da şemsî harflerin başına elif-lâm takısı geldiğinde lâm harfinin gizlenmesi, kelimenin ilk harfinin de şeddelenmesi işlemi. Diğer tecvid idğâmlarından farkı, sâdece kur'ân-ı kerîm okurken değil, günlük konuşma dilinde de uygulanmasıdır.
selâm -> el-selâm -> es-selâm tevbe -> el-tevbe -> et-tevbe nisâ -> el-nisâ -> en-nisâ Şemsi Harfler
SORU 3-
Boğaz harfleri: Boğaz Harfleri’ altı harftir. Bunlar: (ا ح خ ع غ ه) harfleridir
Dil Harfleri:ت ث ج د ذ ر ز س ش ص ض ط ظ ق ك ل ن ى.
Hemze: Harekeli olan elife denir. Mahreç yeri, boğaz aşağısıdır.
Be: Dudaklar birbirine vurulur, nefes vererek kuvvetlice çıkarılır.
Te: Dil ucu ile üst ön dişlerin dipleridir.
Se: Dil ucu ile üst ön dişlerin uçlarıdır.
Cim: Mahreç yeri, dil ortası ile damağın ortasıdır.
Ha: Mahreç yeri, boğazın ortasıdır.
Hı: Mahreç yeri, boğazın ağza en yakın olan kısmı yani boğazın üstüdür.
Dal: Mahreç yeri, dil ucu ile üst ön dişlerin dipleridir.
Zel: Mahreç yeri, dil ucu ile üst ön dişlerin uçlarıdır.
Ra: Mahreç yeri, dil ucu ile üst ön dişlerin üstüne düşen damak kısmıdır.
Ze: Mahreç yeri, dil ucu ile alt ön dişlerin üstüdür.
Sin: Mahreç yeri, dil ucu ile alt ön dişlerin üstüdür.
Şın: Mahreç yeri, dil ortası ile damağın ortasıdır.
Sad: Mahreç yeri, dil ucu ile alt ön dişlerin üstüdür.
Dad: Mahreç yeri, dilin sol veya sağ ya da her iki tarafı ile üst azı dişleridir.
Tı: Mahreç yeri, dil ucu ile üst ön dişlerin dipleridir.
Zı: Mahreç yeri, dil ucu ile üst ön dişlerin uçlarıdır.
Ayn: Mahreç yeri, boğazın ortasıdır.
Gayn: Mahreç yeri, boğazın ağza en yakın olan kısmı yani boğazın üstüdür.
Fe: Mahreç yeri, üst ön dişleri ile alt dudağın iç kısmıdır.
Kaf: Mahreç yeri, dilin dibi ile üst damaktır.
Kef: Mahreç yeri, kaf harfinin mahrecinin dil ucuna doğru biraz altı ile damaktır.
Lam: Mahreç yeri, dilin iki kenarı ile birlikte dil ucuna varıncaya kadar üst damaktır.
Mim: Mahreç yeri, dudaklardır.
Nun: Mahreç yeri, dil ucu ile onun hizasındaki iki ön dişin etleridir.
Vav: Mahreç yeri, dudaklardır.
He: Mahreç yeri, boğazın dibidir.
Ye: Mahreç yeri, dil ortası ile damağın ortasıdır
SORU 4-
Medd-i Tabiî (Tabiî Med / Aslî Med):Bir harften sonra med harflerinden (elif, vav, ye) birisi gelir de sebeb-i medden bir şey bulunmazsa tabii med olur ve bir elif miktarı uzatılması vacip olur
Medd-i Fer’î (Fer’î Med):Med harfinden sonra sebeb-i medden birisi gelirse medd-i fer’i olur
Muttasıl-munfasıl-arız-lazım-lin
SORU5-
Secavendler
Ayetlerin nerelerinde durulması ya da geçilmesi gerektiğini belirten işaretlerdir. mim durağı- Lâzım vakıf: Muhakkak durulması gerektiğini işaret eder. tı durağı-Mutlak vakıf: Durmak gerekir cim durağı-Câiz vakıf: Hem durmak, hem de geçmek caizdir. Fakat durmak daha iyidir. ze durağı-Mücevvez vakıf: Durmak caiz olmakla beraber, geçmek daha iyidir. sad durağı-Murahhas vakıf: Zarûret halinde durulur. lamelif durağı-Lâ vakfı: Durmamak gerektiğine işarettir. Ayn vakfı: Rükû alâmetidir. Namazda Kur'an okunurken burada rükû yapmanın uygun olduğuna işaret eder. SORU 6-
A) Meddi Lazım Kelime-i Musakkale: Arkadaşlar buradaki harfi medd ve sebebi medd (SÜKUN’u lazım) aynı kelimede meydana geldiği için ve de ŞEDDELI olduğundan bu ismi almıştır. Zaten dört bölümde de harfi medden sonra sebebi medden cezzimli bir harf gelmekte. Kısaca harfi medd ve sebebi medd aynı kelimede meydana geldiği için bu ismi almıştır. Bunu örneklerle görelim:
B) Meddi Lazım Kelime-i Muhaffefe: Bu bölümde de harfi medd ve sebebi medd yine aynı kelimede cereyan ediyor. Ne var ki burada harfi medden sonra gelen SÜKUN, a şıkkında olduğu gibi şeddeli değil de CEZZIMLİ gelmiştir. Bir kez daha diyelim; Harfi medden sonra sebebi medden cezzimli bir harf gelmiş ve de aynı kelimede bulunmuş oluyor.Bu durumda burada ki tecvidin adı Meddi lazım kelimei MUHAFFEFE (cezzimli) olur. Bunu örneklerle görelim:
Kuranda sadece bir örneği vardır. Bu da yunus suresi 59-91 Ayetler. C) Meddi Lazım Harfi Musakkele: Arkadaşlar yukarıdaki iki şıkkı aynen tekrar etmek durumundayız. Çünkü yukardaki KELIMELERDE geçen kural bu kez de HARFLERDE meydana gelecek. Tanım yine aynı: Harfi Medden sonra sebebi medden SÜKUN’u lazım gelirse meddi lazım harfi musakkele olur. Yani harfi medden sonra ŞEDDELİ HARF gelir.
Örneklerle görelim:
D) Meddi Lazım Harfi Muhaffefe: Bu son şıkta da yine harfi medden sonra sebebi medden SÜKUN gelir ve de bu olay kelimede değil harfte cereyan ettiği için harfi muhaffefe adını alır. Örneklerle görelim:
SORU 7-
MEDDİ LİN: Kolay ve yumuşak uzatılabilen med demektir.Cezmli vav ve ya وْ ىْ harfinden önce gelen harfin harekesi üstün (َ )olur, vav veya ya harfinden sonraki harf de sakin olursa (yani ya cezimli veya o kelime sonunda durduğumuz için harekesini hayali olarak cezm yaparsak) kolay uzatma dediğimiz meddi lîn olur.
Uzatılması vacip değil, caizdir. İki ile dört harf kadar uzun okunabilir SORU 8-
1-Cehr:Sesin açık olarak çıkmasına denir..
ﺍ ﺏ ﺝ ﺩ ﺫ ﺭ ﺯ ﺽ ﻁ ﻅ ﻉ ﻍ ﻕ ﻝ ﻡﻥ ﻭ ﻯ 2-Hems:Nefesin sesle beraber akmasına denir Zıddı Cehr’dir Huruf-ı Mehmuse 10 tanedir: ﺕ ﺙ ﺡ ﺥ ﺱ ﺵ ﺺ ﻑ ﻙ ﻩ 3-Şiddet:Sesin ve nefesin hapsolup akmamasına denir. ﺍ ﺏ ﺕ ﺝ ﺩ ﻁ ﻕ ﻙ 4-Rihvet:Sesin ve nefesin beraberce akmasına denir. ﺙ ﺡ ﺥ ﺫ ﺭ ﺱ ﺵ ﺺ ﺽ ﻅ ﻍ ﻑ ﻩ ﻭ ﻯ 5-Beyniyye:Sesin ne tamamen akması ve ne de hapsolmasına; yani sesin tamamen akması ile akmaması arasında olmasına denir ﺭ ﻉ ﻝ ﻡ ﻥ 6-İsti’la: Dilin üst damağa yükselmesine denir. Bu harfler daima kalın okunur ﺥ ﺺ ﺽ ﻁ ﻅ ﻍ ﻕ 7-istifale: Dilin yani üst damağa kalkmamasına denir. isti’la sıfatına sahip 7 harfin dışında kalanlardır. Bu harfler daima ince okunurlar(ﺮ harfinin özel durumu istisnadır) ﺍ ﺏ ﺕ ﺙ ﺝ ﺡ ﺩ ﺫ ﺮ ﺯ ﺱ ﺵ ﻉ ﻑ ﻙﻝ ﻡ ﻥ ﻭ ﻩ ﻯ 8-Itbak: Dilin üst damağa yapışmasına ve dil kökünün üst damağa kalkmasına denir. ﻅ ﺺ ﺽ ﻁ 9-İnfitah: Dilin damaktan ayrılmasına denir. ﺍ ﺏ ﺕ ﺙ ﺝ ﺡ ﺥ ﺩ ﺫ ﺮ ﺯ ﺱ ﺵ ﻉﻍ ﻑ ﻕ ﻙ ﻝ ﻡ ﻥ ﻭ ﻩ ﻯ 10-Safir: Harf okunurken(kuş ve ıslık sesine benzer) keskin bir sesin çıkmasına denir ﺱ ﺺ ﺯ
11-Tekrir: Dil ucunun titremesine ve sürçmesine denir.ﺮ harfine mahsustur 12-Tefeşşi: Sesin ağızda yayılmasına denir Bu sıfat da sadece ﺵ harfine mahsustur 13-istidale: Sesin uzamasına denir Bu sıfat sadece ﺽ harfinde vardır .14. GALGALE Şiddetle sesin akmasınına denir. ( قُ طْ بُ جَ دٍ )
15. GUNNE :Sesinin genizden gelmesine denir. ( م - ن ).
16. LÎN : ( و - ى ). 19. İNHİRAF : ( ل - ر ). SORU9-
ARZ:Kuranın o zamana kadar inen kısmının Hz. Peygamber tarafından Cebrail as. Okunması
TİLAVET:Kuran okumak
KIRAAT:Kuranı kerimi düzgün okuma
HIFZ:Kuran-ı Kerimi zberleme
SORU 10- Raf-i savt
Tahzin –i eda Hudû ve huşu içinde, ağlarcasına, hüzünlü bir biçimde yapılan kıraettir. Hafd-i savt: Tahvil-i sada :Herfleri teker teker belirterek.Sesi alçaltma::Sesi yükseltme Ör. (Ayel Kursi)Allah, kendisinden başka hiçbir ilâh olmayandır. Diridir, kayyumdur.1 O’nu ne bir uyuklama tutabilir, ne de bir uyku. Göklerdeki her şey, yerdeki her şey O’nundur. İzni olmaksızın O’nun katında şefaatte bulunacak kimdir?2 O, kulların önlerindekileri ve arkalarındakileri (yaptıklarını ve yapacaklarını) bilir. Onlar O’nun ilminden, kendisinin dilediği kadarından başka bir şey kavrayamazlar. O’nun kürsüsü, bütün gökleri ve yeri kaplayıp kuşatmıştır. (O, göklere, yere, bütün evrene hükmetmektedir.) Gökleri ve yeri koruyup gözetmek O’na güç gelmez. O, yücedir, büyüktür
SORU 11-
يَا بُنَىَّ ارْكَبْ مَعَنَا
Mahreçleri (çıkış yerleri) bir olan, sıfatları (vasıf, nitelik; kalınlık, incelik, yumuşaklık, vurgulu okunma gibi) farklı olan iki harfin, birincisi sakin ikincisi harekeli olarak gelirse, birincisini ikincisine katıp/çevrilip (birinci harfi okunmayıp), ikinci harfi şeddeli imiş gibi okumaya idğâm-ı mütecaniseyn denir. Hükmü: vaciptir.
SORU 12-İdğam-ı Mütecaniseyn
SORU 13-
Med harfinden sonra sebeb-i medden birisi gelirse medd-i fer’i olur ve bir elif miktarından fazla (2, 3 veya 4 elif miktarı) uzatılır. Bu uzatma bazen vacip, bazen ise caiz olur.
Muttasıl: En az iki elif miktarı uzatılması vaciptir, efdali ise dört elif uzatmaktır.
Munfasıl: Bir eliften fazla uzatılması caizdir.
Lazım: 4 elif miktarı uzatılması vaciptir.
Arız: Bir eliften fazla uzatılması caizdir.
Lin:Lîn harfinden sonra ârızî sükûn gelirse, bir eliften fazla uzatılması caiz olur. Lîn harfinden sonra lâzım sükûn gelirse, dört elif miktarı uzatılması vaciptir ve bunun Kuran’daki tek örneği, Meryem 19/1, s. 306’de geçer: (“ayn” kelimesinde).
كٓهٰيٰعٓصٓۜ
SORU14-
GUNNE: Çıkış yeri geniz olan ve harfin sesinin genizden gelmesine denir, ( م - ن )
SORU 15- Med harfi olan ELİF bazen Vav bazen Ya üzerine gelir. SORU 16-
NOT: Sakin nun, و veya ى harfi ile aynı kelime içersinde bulunursa idğam değil izhar olur.
Örnek:الدنيا صنوان قنوان بنيان
SORU 17-İdgâm mea'l-gunne harfleri: (ي م ن و :نُوَيْم ) olup dört tanedir. Tenvîn veya sâkin ن’dan sonra bu harflerden birisi gelirse idgâm mea'l-gunne olur.
SORU 18- Bu sorunun cevabı Soru 5’te var.
SORU 19- Sebebi med ikidir: Hemze ( ء ), sükun Harfin harekesiz hali ( ْ ).
SORU 20-
Mütevâtir: kırâatları, bu vasıflara sâhib olan imamlar, nesilden nesile ve kuşaktan kuşağa gerçek anlamıyla ve hakkını vererek aktarmak suretiyle, günümüze ulaştırmışlardır.
MÜDREC:Eklemek (Derece, yükseltme)
ŞAZ:Noksanlık
MEŞHUR:Tevatür yönüyle Hz.Peyg. kadar ulaşımayan
SORU 21-
1-Allah’ın birliğine inanmak
2-Allah’ın Rasulune inanmak
3-Tekrar Allah’A dönüleceğine inanmak
İtikat:"inanmak, doğruluğuna kalben kararlı olmak, gönülden tasdik ederek inanmak ve zihnin kesin olarak hüküm verdiği şey"
Muamelat:Beşeri ilişkiler
Uluhiyet:ibadet ve itaat edilmeğe müstehak olan
Nübüvvet:Peygamberlik
SORU 22-
Zatî sıfatlar :
1- Vücut (Varlık),
2- Kıdem (Ezeliyet, evveli olmama), 3- Beka (Ebediyet, ahiri olmama), 4-Vahdaniyet (Bir olma, şeriki bulunmama), 5- Kıyam binefsihî (Varlığının kendinden olması), 6- Muhalefetü’n- lil-havâdis ( Sonradan yaratalınlara benzememesi) Sübutî sıfatlar:
1-Hayat(Diri olması)
2-İlim(her şeyi bilmesi) 3-İrade(Dilemsi) 4-Kudret(Her şey gücü yetmesi) 5-Sem’i (işitme) 6-Basar (görme) 7-Kelâm 8-Tekvin (Yaratma, var etme.) SORU 23-
İsmet:Peygamberlerin her türlü gizli, açık günahlardan ve bu günahlara delâlet edecek hareketlerden uzak olmalıdır. İsmetin zıddı olan ma’siyet (günahkâr olmak) peygamberler için düşünülemez. Çünkü onlar ilâhî bir eğitimden geçmişlerdir. Eğer onlar günah işleyip de günahsız oluşlarına aykırı harekette bulunmuş olsaydılar, bizim de o yolda hareket etmemiz lâzım gelirdi. Çünkü biz onlara ve onların girdikleri ilâhî emirlere uymakla memuruz. Hâlbuki Yüce Allah kullarına günah işlemeyi, günahkâr olmayı emretmez.
SORU 24-
Cebreriyye: Cebriyye; insanın irâdî fiilleri üzerindeki kudret irade ve ihtiyarını tamamen inkâr ederek, kulun daima mecbur ve muzdar olduğunu, yaptığı işlerde hiç bir rolü olmadığını iddia ediyor. Böylece "teklif ve sorumluluk" esasını yıkarak, insanı mutlak cebre teslim ediyor. Onu âdeta cansız bir varlık seviyesine indiriyor.
1-Mutlak cebir düşüncesine dayanan "Cebriyye" mezhebi öncüsü Cehm b. Safvan olduğundan "Cehmiyye" adıyla da anılır.
2-Mutlak ihtiyar fikrine dayanan Kaderiyye ve "Cumhuru Mu'tezile" mezhebi.
3-Cebr ve ihtiyar arasında görülen "Mâturîdiyye" mezhebi.
4-"Cebr-i Mutavassıt-(Vasıtasız)" olduğu iddia edilen "Eş'ariyye" mezhebidir.
Ilk iki mezhep, insan iradesi üzerinde aşırı giden ve birbirinin zıddı olan "mutlak cebir" ve "mutlak ihtiyar" fikrine dayanan ve böylece ifrat ve tefrite kayan Ehl-i Sünnet dışı bâtıl mezheplerdir.
Son iki mezhep ise, ifrat ve tefrite sapmayan hak mezheplerdir. Her ikisi de, Ehl-i Sünnet görüşünü temsil ederler.
Ehl-i Sünnet Ve-l Cememeat:Hz. Peygamber (s.a.s.)'in sünnetine ve ashâbının (r.a) yoluna bağlı olan ve onların izlediği dini yol ve metodu benimseyenler. Kitap ve Sünnet üzerinde ittifak etmiş, ihtilâf ve tefrikadan sakınmış, dinde münakaşaya sebep olan hususlarda aklı değil, Kitap ve Sünneti kaynak alan, nasları esas kabul eden topluluk. Hz. Peygamber (s.a.s.)'in sünnetine tâbı olanlara ehl-i sünnet; onun sahâbîlerini âdil kabul ederek onların din hususundaki metodunu takip edenlere de ehl-i cemaat ikisine birlikte "ehl-i sünnet ve'l-cemaat" denilmiştir.
Amelde:Hanifi, Şafi, Maliki ve Hanbeli
İtikatta:Selefiyye, Maturidiyye ve Eşariyye
Ehli B’dat: Bid'at ehli, hevâ ehli, dalâlet ehli, şüpheler (şubûhât) ehli, tefrika ehli. İlim ehline göre bunlar aynı şeyin değişik isimleridir. Bunlar Kitap ve Sünnet'e ve Ümmetin, ashabın yolunu ve metodunu izleyen selefinin anlayışına aykırı görüşler ortaya koyan kimselerdir.
Hâricîler, Râfîzîler, Kaderiye, Cehmiyye, Mutezile, Mutasavvıflar
SORU 25-
1-Tevhid:Allah birdir, O´nun misli yoktur
2-Adalet : Allah´ın verdiği kudretle kullar Allah´ın emir ettiklerini işlerler. O ancak murat ettiğini emreder. Kerih gördüğü şeyi *ıeh-yeder. Emir ettiği iyilikleri sever. Nehyettiği kötü şeyden uzaktır. Tâkatları olmıyan şeyleri kullara emretmez. Güçleri yetmiyen şeyi onlardan istemez. Bir kimse ancak Allah´ın verdiği kuvvetle elini yumup açar. Onlara bu kudreti veren Allah´tır. İsterse alır yok eder. Dileme halkı itaata mecbur eder, mâsiyyetten meneyler
3-Vaad ve vaîd: Yani iyilik yapanlara sevap vaad etmek kötülük işleyenlere azap vermek demektir. Tevbe etmedikçe, büyük günah işleyenleri affetmez.
4- îki mertebe arası:Ahirette iki zümre vardır:Bir zümre Cennette, diğer zümre Cehennemde.
5-Mârufla emir, kötülükten nehiy: İyilikle emir, kötülükten nehy esasına gelince islâm dâvasını neşretmek için bunu yapmak mü´minîere vâcibdir
İstikra:Gezmek, dolaşmak, etraflı bilgi edinmek.
SORU 26-İbni Teymiyye 7. yy
SORU 27-Mucizede Peygamberlerin iradi tercihi olmaz
Mucize:Peygamberlerin peygamberliklerini isbat için kendilerine Allah tarafından verilen olağanüstü hallerdir.
İrhas: Bir peygamberden, peygamberliği bildirilmeden önce meydana gelen hârikulâde (olağanüstü) haller.
İstidrac:Mümin olmayanların, kâinattaki kanunlara aykırı olarak gösterdikleri hârikulâde hallere de istidrac denilmiştir.
Hind fakirlerinin uzun süre aç durmaları, ateşte yürümeleri ve su içinde uzun süre havasız durabilmeleri ve vücutlarına şiş batırmaları gibi.
Keramet:Keramet, ikram, kerem, lütuf ve ihsan demektir. Mümin bir kulda olağanüstü bir halin zuhur etmesine denir.(Murşid-Mirid)-(Öğrenci-Talebe)
SORU 28-
te'vilatu'l-kur'an:Maturidi
Kitabu’tevhid:MAturid-i
el fıkhu'l ekber:Ebu Hanife
Kitabut’ temhid:Nesefi
SORU 29-
Kıdem :Ezeliyet, evveli olmama
SORU 30-
Fıtrat delili: Allah'ın varlığını ispatlamak için insanın fıtraten Allah inancına sahip oluşu Hudûs delili:âlemin ve âlemdeki varlıkların sonradan yaratılmış olup bir yaratıcıya muhtaç olduğu
İmkan Delili:Mümkin bir varlık olan âlemin var olması için bir sebebe ihtiyaç olduğu,
Nizam delili:tabiatın büyük bir âhenge ve şaşmaz bir düzene sahip olup bunun bir yaratıcının eseri olmasının gerektiği.
SORU 31-
İrhas:Başlangıç demektir.Peygamberlik gelmeden önce hâsıl olan hadislere denir
-İsa aleyhisselamın beşikte konuşması,
-kuru ağaçtan taze hurma isteyince eline hurma gelmesi,
-Peygamberimizin çocukken göğsünün yarılıp, kalbinin yıkanıp temizlenmesi,
- Peygamberimizin başının üstünde bulut bulunması, ağaçların, taşların kendisine selam vermeleri gibi, Peygamberliği kuvvetlendirmek içindir (İsbat-ün-nübüvve)
MÜkaşefat:Manevi yolculuk
İlham: İlhâm, Allah’ın doğrudan veya melek aracılığıyla iyilik telkin eden bilgileri insanın kalbine ulaştırması
Kehanet: doğrudan doğruya geleceğin bilinmesi olarak tanımlayabiliriz.
SORU 32-
Kader ve kazâya iman yüce Allah'ın ilim, irade, kudret ve tekvîn sıfatlarına inanmak demektir. Bir başka deyişle bu sıfatlara inanan kimse, kader ve kazâya da inanmış olur. Bu durumda kader ve kazâya inanmak demek, hayır ve şer, iyi ve kötü, acı ve tatlı, canlı ve cansız, faydalı ve faydasız her ne varsa hepsinin Allah'ın bilmesi, dilemesi, kudreti, takdiri ve yaratması ile olduğuna, Allah'tan başka yaratıcı bulunmadığına inanmak demektir.
DİB. İlmh. C.1 S;149
SORU 33-
Selefiye:iman esaslarıyla ilgili konularda ilk dönem bilginlerini izleyerek âyet ve hadislerdeki ifadelerin zâhiri ile yetinip bunları aynen kabul eden, teşbih ve tecsîme düşmeyen (Allah'ı yaratıklara benzetmeye ve cisim gibi düşünmeye yeltenmeyen), bunları başka bir anlama çekme (te’vil) yoluna gitmeyen Ehl-i sünnet topluluğuna denir.
SORU 34-
Tenasuh:Öldükten sonra Ruhun başka bedene geçmesi (reenkarnasyon)
Ba’s:Yeniden dirilme
Tescim:Cisimlendirme. Tanrıyı cisimleştirme inancıdır
Tekvin:Allah’ın yaratma sıfatı
SORU 35-
Maturidiye: Ehl-i sünnet'in temel prensiplerini hem âyet ve hadislerle hem de aklî delillerle savunmuştur.
Hiç peygamber gelmeseydi veya peygamberlerin hadisleri olmasaydı bile insan akılla Allahın varlığını bulabilirdi.
SORU 36-
Necaset-i galiza: Ağır sayılan necis madde eğer katı ise yaklaşık 3.5 gramı (1 dirhem), sıvı ise el ayasını (avuç içi) kapsayacak miktarı ve fazlası vücut, elbise veya namaz kılınacak yerde bulununca namazın sıhhatine engel olur.
Necaset-i Hafife: Hafif necâset. Bir uzvun veya onu örten elbisenin dörtte birinden
az miktarına bulaşmış olması namazın sıhhatine engel olmaz.
NOT: Temiz olmayan bir maddenin hoşgörü sınırını aşmayan miktarı ile namaz kılmak mekruh sayıldığından, namaza başlanmadan önce her türlü kir ve pis maddelerden temizlenmek gerekir.
Hanefîler'e göre tavuk, kaz gibi kümes hayvanlarının dışkıları “necâset-i galîza” (ağır pislik), sığır, koyun, geyik gibi dört ayaklı hayvanlarınki ise “necâset-i hafîfe” (hafif pislik) olarak nitelendirilir.
SORU 37-İstihaze (Özür)
SORU 38-
İsfar: Sabah namazının ortalık aydınlandıktan sonra kılınması
İbrad:Sıcak bölgelerde, yaz günlerinde, öğle namazını geciktirip serinlikte kılmak
Tağlis:Kurban bayramının ilk günü Müzdelife'de bulunan hacıların o günün sabah namazını,
ikinci fecir doğar doğmaz, ortalık henüz karanlıkça iken kılmaları
İdlÂl:Hak yoldan çıkmak.
Sabah Namazının Vakti. Fecr-i sâdık da denilen ikinci fecrin doğmasından güneşin doğmasına, daha doğrusu güneşin doğmasından az önceye kadar olan süre sabah namazının vaktidir.
Öğle namazının vakti, İmâm-ı Âzam Ebû Hanîfe'ye göre, zeval vaktinden yani güneşin tepe noktasını geçip batıya doğru kaymasından itibaren başlar ve güneş tam tepedeyken eşyanın yere düşen gölge uzunluğu (fey-i zevâl) hariç, her şeyin gölgesi kendisinin iki misline ulaşacağı zamana kadar devam eder. Cuma namazının vakti de tam öğle namazının vakti gibidir.
İkindi Namazının Vakti. İkindi namazının vakti, öğle namazının vaktinin çıkmasından güneşin batmasına kadar olan süredir Akşam namazının vakti güneşin batmasıyla
başlar, şafağın kaybolacağı zamana kadar sürer.
NOT: Akşam namazının vakti dar olduğu için, bu namazı ilk vaktinde kılmak müstehaptır. Ufuktaki kızıllığın kaybolmasına kadar geciktirmek uygun değildir.
Yatsı Namazının Vakti. Yatsı namazının vakti, şafağın kaybolmasından yani akşam namazı vaktinin çıkmasından itibaren başlar, ikinci fecrin doğmasına kadar devam eder.
NOT: Her vaktin namazı, kendisi için belirlenmiş olan vaktin hangi parçasında kılınırsa kılınsın vaktinde kılınmış olur. Farz namazları vaktin ilk girdiği anda kılmak efdaldir. Nitekim Hz. Peygamber "Vaktin evveli, Allah'ın hoşnutluğudur, vaktin sonu ise affıdır" (Tirmizî, “Mevâkýt”, 13)
NOT: Sıcak bölgelerde, yaz günlerinde, öğle namazını geciktirip serinlikte kılmak (ibrâd) efdaldir. İkindi namazını, güneşin gözü kamaştırmayacak duruma gelmesinden önceki vakte kadar geciktirmek efdal, gözü kamaştırmayacak hale gelmesine kadar geciktirmek tahrîmen mekruhtur.
Akşam namazını her zaman ilk vaktinde, yani vakti girer girmez kılmak efdaldir. Yatsı namazını gecenin ilk üçte birine kadar geciktirmek efdaldir. Uyanacağına güvenen kişiler için, vitir namazını fecrin doğmasına yakın bir zamanda kılmak efdaldir.
Mekruh Vakitler:İkiye ayrılır
- Hiçbir namazın kılınamayacağı üç mekruh vakit şunlardır:
1. Güneşin doğmasından yükselmesine kadar olan zaman (şürûk zamanı ki bu yaklaşık 40-45 dakika civarındadır).
2. Güneşin tam tepe noktasında olduğu zaman (vakt-i istivâ).
3. Güneşin batma zamanı (gurûb). Gurup vakti, güneşin sararıp veya kızarıp artık gözleri kırpıştırmadan rahatlıkla bakılacak hale geldiği vakittir. Bu vakitte sadece, o günün ikindi namazının farzı kılınabilir.
-Nâfile namaz kılmanın mekruh olduğu vakitler:
1. Fecrin doğmasından sonra sabah namazının sünneti dışında nâfile namaz kılınmaz.
2. Sabah namazını kıldıktan sonra güneş doğuncaya kadar,
3. İkindi namazını kıldıktan sonra güneş batıncaya kadar,
4. Akşam namazının farzından önce,
5. Bayram namazlarından önce, ne evde ne camide,
6. Bayram namazlarından sonra, camide,
7. Arafat ve Müzdelife cem‘leri arasında,
8. Farz namazın vaktinin daralması durumunda,
9. Farza durulmak üzere kamet getirilirken (Sabah namazının sünneti bundan müstesnadır).
10. Cuma günü hatibin minbere çıkmasından cuma namazı sona erinceye kadar nâfile namaz kılınmaz.
SORU 39-
Kadınların cemaatle namazdaki saf düzeni ve erkeklerde aynı safta veya hizada olması, ilmihallerde "muhâzâtü'n-nisâ" terimiyle ifade edilir.
Daha açık söylemek gerekirse bir kadın erkek safları arasında namaz kılacak olsa kadının iki yanındaki birer erkeğin ve kadının tam arkasındaki bir erkeğin namazı bozulur, ötekilerin namazı bozulmaz. Hanefîler'e göre bu durumda namazın bozulmasının nedeni, duruş düzeni (tertîbü'l-makam) farzının terkedilmiş olmasıdır. Nitekim imama uyan kimse imamın önüne geçecek olursa, duruş düzenini ihlâl ettiği için namazı bozulur. Cenaze namazı, mutlak namaz olmadığı için cenaze namazında kadınların erkeklerle aynı hizada bulunması namaza zarar vermez. Namazda kahkaha ile gülmek abdesti bozduğu halde, cenaze namazında gülmenin abdesti bozmaması, cenaze namazının bu özelliğiyle de bağlantılıdır. Ancak cenaze namazında da sünnet olan saf düzeni, kadınların arkada olmalarıyla gerçekleşir.
SORU 40-
Evvâb "tövbe eden, sığınan" anlamına geldiğine göre evvâbîn namazı, tövbe eden ve Allah'a sığınanların namazı demektir. Altı rek‘atlık bir namaz olan evvâbîn namazı, tek selâmla kılınabileceği gibi üç selâmla da kılınabilir.DİB İlmh. C:1 S:331
Hadis:"Kim akşam namazından sonra kötü bir şey konuşmaksızın altı rek‘at namaz kılarsa, bu kendisi için on senelik ibadete denk kılınır"
SORU 41-
Sözlükte "tabi olma, uyma" manalarına gelen iktidâ, dinî bir kavram olarak, cemaatle namaz kılınırken imama uymayı ifade eder. İmama uyan kimseye de muktedî denir.
Farz namaz kılması gereken bir kişi nafile namaz kılana uyamaz Abdestli kişinin teyemmümlüye; abdest uzuvlarını yıkamış olan kişinin, meselâ mest üzerine veya sargı üzerine meshetmiş olan kişiye; ayakta duranın oturan kişiye iktidâsı da, bunun tersine bir iktidâ da sahihtir.
NOT:Nâfile kılan farz kılana uyabilir, fakat aksi sahih değildir.
NOT: İma ile namaz kılan kişiye, kendi durumunda olanlar uyabilirler. Mukim ile seferînin (yolcu) cemaatle namaz kılmaları câiz olup mukimin imam olması daha uygundur. Yolcunun imam olması halinde, kendisinin seferî olduğunu söylemesi şart olmamakla birlikte, onların yanılmamaları için önceden duyurması iyi olur. DİB C:1 S:296
SORU 42-
Cenaze namazı:Cenaze namazına niyet şarttır.Cenaze namazına niyet şarttır. Bu niyetle ölünün kadın veya erkek, kız çocuk veya erkek çocuk olduğu belirlenir (ta‘yîn). Bu durumu bilmeyen kişi "üzerine imam’ın namaz kıldığı kişi" diye niyet edebilir.
Cenaze namazının rükünleri: kıyam ve tekbirdir.
Cenaze namazının Sünnetleri:Hamd ve senâ etmek, salât ve selâm getirmek.
NOT:Diğer namazlarda, cemaat içinde kadın bulunması durumunda imamın, kadınlar için de imamlığa niyet etmesi gerekli olduğu halde, cenaze namazında gerekmez.
NOT: Cenaze namazında cemaatin bulunması şart değildir. Yalnız bir erkeğin veya yalnız bir kadının bu namazı kılmasıyla farz yerine getirilmiş olur. Bir ölünün namazını sadece kadınlar kılmış olsalar, bu câizdir ve farz yerine gelmiş olur. Onlar kendi aralarında bu namazı cemaatle kılabilecekleri gibi tek tek de kılabilirler.
SORU 43-
İslâmiyet'te bir işin yapılması için iki yol vardır. Bunlardan biri ruhsat, diğeri azîmet yoludur.
Azimet: Normal şekilde yapılan ibadetler.
Ruhsat: Her hangi bir durum karşısında tanınan kolaylık.
1.Hanefi Mezhebinde seferilik hükümlerinin uygulanması için yolculuk yapanın 15 günden az bir yolculuk yapmaya niyet etmelidir. Şafi mezhebinde ise Kişi, giriş ve çıkış günleri hariç gittiği yerde dört gün kalmaya niyet etmiş olmamalıdır. Yani gittiği yerde dört gün kalmaya niyet ederse, orası onun için memleketi gibi olur.
2.Şafi mezhebinde uzaklık 81 km olarak tespit edilmiştir. Hanefi mezhebine ise 90 km’dir.
3.Hanefi mezhebinde Seferilik bir azimet olarak görülmüş ve Vacip olarak hükme bağlanmıştır. Şafi mezhebinde ise Ruhsat olarak görülmüş ve sünnet olarak hükme bağlanmıştır.
Bir diğer husus ise Vatan çeşitlerinin iyi bilinmesidir. Vatan çeşitleri şunlardır.
a) Vatan-ı aslî. Bir insanın doğup büyüdüğü veya evlenip içinde yaşamak istediği veya içinde barınmayı kastettiği yere vatan-ı aslî denir. Vatan-ı aslîden başka yere iş, görev vb. sebeplerle veya yerleşmek üzere göçülünce yeni yer vatan-ı aslî olur, eski yer bu vasfını kaybeder.
b) Vatan-ı ikamet. Bir kimsenin doğduğu, evlenip ailesini yerleştirdiği veya kendisi yerleşmeye karar verdiği yer olmamak kaydıyla, kişinin on beş günden fazla kalmak istediği yere vatan-ı ikamet denir.
c) Vatan-ı süknâ. Bir yolcunun on beş günden az kalmayı planladığı yere vatan-ı süknâ denir.
SORU 44-Cevabı soru 38 ‘de var
SORU 45-
Kan vermek orucu bozmaz.
-Orucun bozulması konusunda yeni fetvalar. Direk mideye karışan ilaçlar ve direk kana karışan ilaçlar.
-Her an ilaç kullanmak zorunda olanların durumu.
SORU 46-
Orucu Bozulmaz.
SORU 47-
ZekÂt bir kameri yıl esas alınarak verilir. Kameri yıl 354 gün, şemsi yıl 365 gün.
Yıllanma. Zekâta tâbi mallarda aranan şartlardan biri de, o malın üzerinden bir kamerî yılın geçmiş olması şartıdır ki buna fıkıh ilminde "havelânü'l-havl" tabir edilir.
SORU 48-
Sâriye:Bayan ismi
Âmile:Çalışan, İş yapan
Dâribe:Darp etmek
Sâime:Arta hayvan
SORU 49-
Öşür:Toprak mahsüllerinin zekatı
Kendi imkânlarıyla sulanan yerlerden 20/ 1, yağmur vb. sulananlardan 10/1 alınır.
SORU 50-
Fitre bir ibadet olduğundan, bu vecîbenin geçerli olarak yerine getirilmiş olması için niyet şarttır. Fitre ayrılırken niyet edilebileceği gibi, onu verirken de niyet edilebilir. Niyet, bu ödemeyi Allah rızâsı için fitre olarak yaptığını gönülden geçirmek veya dil ile söylemekten ibarettir. Bunu fakire verirken "bu fitredir" demeye gerek yoktur.
SORU 51-
1-Haccı Temettu 2-Haccı Kıran 3- Haccı İfrad
1- İfrad hac: Bu haccı yapana müfrid hacı denir. İhrama girerken, yalnız hac yapmaya niyet eden kimsedir. Mekke’de oturanlar, yalnız müfrid hacı olur.
2- Kıran hac: Bu haccı yapana karin hacı denir. Hacla umreye birlikte niyet eden kimsedir. Önce umre için tavaf ve sa’y edip, sonra ihramını çıkarmadan ve tıraş olmadan, hac günlerinde hac için, tekrar tavaf ve sa’y yapar. 3- Temettü hac: Bu haccı yapana mütemetti hacı denir. Hac aylarında, yani şevval, zilkade ile, zilhiccenin ilk on gününde umre yapmak için ihrama girip ve umre için tavaf ve sa’y yapıp ve tıraş olup, ihramdan çıkar. Memleketine gitmeyerek, o sene, terviye gününde veya daha önce, hac için ihrama girerek yapılan hac. SORU 52-
HACCIN VACİPLERİ
Hanefi:
1-S’ay 2-Müzdelife vakfesi 3- Şeytan taşlama 4- halk veya taksir 5- Veda tavafı
Şâfi:
1-Mikatta İhrama girmek 2- Müzdelife’de gecelemek 3- Şeytan taşlamak 4- Minada gecelemek 5- Veda tavafı.
SORU 53-
HACDA CEZALAR:Sadaka-Dem-Bedene
-İhramlı bir kimsenin 12 saatten daha az bir süre herhangi bir giysi ve ayakkabı giymesi, başı örtmesi; saç ve sakalın dörtte birinden az kısmını tıraş etmesi; bir elin veya bir ayağın tırnaklarının bir kısmını ya da ayrı ayrı yer ve zamanlarda tamamını kesmesi; ihramlı ya da ihramsız birini tıraş etmesi fıtır sadakası kadar sadaka vermeyi gerektirir.
-Farz ve vâcip tavaflarda (ziyaret, umre ve vedâ tavaflarında) setr-i avrete uymamak DEM gerektirir
SORU 54-
Necaset:Elbise ve Namaz kılınacak yerdeki pislik
Hades:Namaz abdesti veya boy abdesti almak
İstibra ve istinca :Büyük ve küçük abdest bozma.
SORU 55-
Hanefî ve Hanbelîler nifasın en uzun süresinin 40 gün, Mâlikî ve Şafiîler ise 60
gün
Doğum gerçekleştikten sonra kanama gören her kadın, kanama süresince loğusa(Nifas) hükmündedir sayılır…
SORU 56-
Abdesti bozan durumlar mest üzerine meshi de bozar. Üzerine meshedilen mestin ayaktan çıkması veya çıkarılması, mestin içine giren suyun bir ayağın yarıdan fazlasını ıslatması, mesh süresinin sona ermesi meshi bozar.
Mest üzerine meshin süresi: yolcu olmayanlar için bir gün bir gece (24 saat),yolcular için üç gün üç gecedir (72 saat). Bu süre, mestin abdestli olarak giyilmesinden sonra ilk hadesten yani abdesti bozan ilk durumdan başlar. Bu süre dolduktan sonra, ayaklar su ile yıkanarak abdest alınıp gerekiyorsa mest tekrar giyilmelidir.
Ayaklarını yıkamak suretiyle abdestli olan kimsenin bu abdesti devam ettiği sürece mestleri çıkarıp giymesiyle abdesti bozulmaz.
Mestlerin üzerine meshetmek suretiyle abdestli olup mestlerini çıkaran kimse, sadece ayaklarını yıkayarak abdestini tamamlayabilir.
SORU 57-
Nazmın Sünnetleri:
1. Beş vakit namaz ile cuma namazı için ezan ve ikamet erkekler için sünnettir. (kadınlara mekruhtur.)
2. Namazın iftitah tekbirinde, vitir namazının kunut tekbirinde ve bayram namazlarının zevaid tekbirlerinde elleri kulakların hizasına kaldırmak.
3. Eller kaldırıldığı sırada parmakları ne bitişik ne de fazla açık tutmak, yani kendi halinde normal açıklıkta bulundurmak, ellerin ve parmakların içi kıbleye karşı gelmek,
4. İmama uyan kimsenin iftitah tekbiri, imamı geçmemek üzere- imamın iftitah tekbirine yakın olmak,
5. Kıyamda elleri bağlamak.
6. Kıyamda iki ayağın arasını dört parmak kadar açık bulundurmak,
7. Sübhaneke okumak.
8. "Euzubillahi mineşşeytanirracîm"demek.
9. Her rekatta fatihadan önce "Bismillahirrahmanirahim" demek.
10. Fatihanın sonunda imamın ve ona uyanların "Amin" demesi.
11. "Sübhaneke, Eüzü-Besmele ve Amin"i içinden okumak,
12. Sabah ve öğle namazlarında fatihadan sonra uzunca, ikindi ve yatsı namazlarında kısa, akşam namazında daha kısa süre okumak..
13. Rükûa varırken "Allahü Ekber" demek.
14. Rükûda dizlerim ellerin parmakları açık olarak tutmak. (Kadınlar parmaklarını açmaz ve dizlerim tutmazlar, sadece ellerini dizleri üzerine koyarlar.)
15. Rükûda dizlerim ve dirseklerim dik tutup bükmemek. (Kadınlar rükûda dizlerim bükük bulundururlar.)
16. Rükûda arkasını dümdüz yapmak. (Kadınlar arkalarım biraz meyilli bulundururlar.)
17. Başını, sırtı ile bir seviyede bulundurup yukarıya kaldırmamak ve aşağıya eğmemek.
18. Rükûda üç kere "Sühhane Rahbiye'l-azîm" demek.
19. Rükûdan kalkarken "SemiAllahu ilmen hamideh' demek.
20. Rükûdan doğrulunca "Rabbena leke'l-hamd" demek.
21. Secdeye varırken yere; önce dizlerini, sonra ellerini, daha sonra alın ve burnunu koymak
22. Secdeden kalkarken önce başını sonra ellerini daha sonra dizleri üzerine ellerini koyarak dizlerini yerden kaldırmak.
23. Secdelere varırken "Allahü Ekber" demek,
24. Secdelerden kalkarken "Allahü Ekber" demek.
25. Secdelerde yüzünü iki elleri arasına almak, eller yüzden geri ve uzakta olmayıp yüze yakın ve yüzün hizasında bulunmak, ellerin parmakları birbirine bitişik olduğu halde kıbleye karşı el ayası ile yere yapışık olmak,
26. Secdelerde üçer kere "Sübhane Rabbiye 'l-ala " demek-
27. Erkeklerin, secdede karnını uyluklarından, dirseklerini yanlarından ve kollarını yerden uzak tutması- (Kadınlar, secdede kollarını yanlarına, karnını uyluklarına yapıştırıp yere doğru alçalırlar.)
28. îki secde arasında oturmak.
29. iki secde arasında, birinci oturuşta (Ka'de-i Ula) ve son oturuşta (Ka'de-i ahîre) elleri uylukları üzerine koymak.
30. Otururken sol ayağını yere yayıp üstüne oturmak ve sağ ayağını dikerek parmaklarım kıbleye karşı getirmek- (Kadınlar, ayaklarını sağ tarafa yatık olarak çıkarıp sol kalçaları üzerine otururlar.)
31. Ettehiyyatü'nün kelime-i şehadetinde sağ elinin şehadet parmağı ile işaret etmek.
işaret; Kelime-i şehadette "La ilahe" derken sağ elin şehadet parmağını kaldırmak, "illellah" derken de indirmek suretiyle olur
32. Ettehiyyatü'yü içinden okumak.
33. Üç ve dört rekatlı farzların üçüncü ve dördüncü rekatlarında fatiha okumak. (ilk iki rekatlarda fatiha okumak ise vaciptir.)
34. Son oturuşta "Ettehiyyatü"den sonra "Allahümme sallı, Allahümme barik" ve bunlardan sonra da dua okumak.
35. Selam verirken başını evvela sağa. sonra sola çevirmek.
36. Selamda "Esselamu aleyküm ve Rahmetullah" demek.
37. İmam her iki tarata selam verirken kendisine uyan cemaatı ve hafeze meleklerini selamlamayı niyet etmek.
38. İmama uyan, selamında cemaati ve imamı niyet etmek.
39. Tek başına kılan; selamında melekleri niyet etmek.
40. İmam sol tarafa selam verirken sesini biraz alçaltmak.
41. İmama uyan kişinin selamı, imamın selamına yakın olmak.
42. İmama sonra dan uyan kimse, yetişemediklerim kılmak için imamın ikinci selamını beklemek.
SORU 58-
-Dört rekatlı bir namazda yanlışlıkla üçüncü rekatta teşehhüde oturan kimse bunu hatırladığında ayağa kalkıp namazına devam eder, rekatlerini tamamlar ve namaz sonunda sehiv secdesi yapar. Çünkü namazın farzlarından olan kıyam ertelenmiştir.
-Namazda farzın te'hiri, vâciblerden birinin unutularak yapılmaması (terki), yahut sonraya bırakılması (te'hiri), yahut da vaktinden önce yapılması (takdimi) sehiv secdesini gerektirir. -Hanefi mezhebine göre selam veren kişi yönünü kıbleden çevirmedikçe ve namazı bozacak bir hal kendisinden zuhur etmedikçe namazına devam eder. Buna göre dört rekatlık bir namazın üçüncü rekatında selam veren kişi yönünü kıbleden çevirmemişse ve namazı bozacak bir hareket yapmamışsa kalkıp bir rekat daha kılar ve sehiv secdesi yapar. Böylece namazı tamamlanmış olur. -Aynı şekilde dört rekatlık bir namazın üçüncü rekatında oturan kişi selam vermeden önce aklına gelirse kalkıp bir rekat daha kılar ve sehiv secdesi yapar. -Üç rek'atlı farz bir namaz (Akşam namazı) da, son rek'atta oturmaksızın dördüncü rek'ata kalkılacak olsa, dördüncü rek'atın kıyam, kırâet ve rükû'u tamamlanıp secdeye gidilmedikçe, dönüp tekrar oturulur. Tehıyyâtdan sonra selâm verilip sehiv secdesi yapılır. Çünkü bu durumda farz olan son oturuş te'hire uğramıştır. Fakat dördüncü rek'at için secde yapılmış olursa, bu namaz nâfileye döner. Dolayısıyla sehiv secdesi de gerekmez, farzı yeniden kılması gerekir. -Bir kimse yanılarak birinci oturuşu yapmasa, sonra bu durumu hatırlasa bakılır; eğer oturma haline daha yakın ise, geri döner ve oturup teşehhütte bulunur. Eğer ayakta durma haline daha yakın ise, geri dönmez, namazın sonunda sehiv secdesi yapar. -Son oturuşu yanılarak terkedip beşinci rekâta kalkan kimse, beşinci rekâtın secdesini yapmamışsa geri döner ve oturur, sonunda da sehiv secdesi yapar. Eğer bu kimse, beşinci rekâtın secdesini yapmışsa farzı bâtıl olur ve kıldığı namaz nâfileye dönüşür. Böyle bir kimsenin bu namazı altıya tamamlaması menduptur. Bu hüküm Ebû Hanîfe ile İmam Muhammed'e göredir. Bu durumda sehiv secdesi yapmaz farzı yeniden kılması gerekir.
-Eğer son oturuşta teşehhüt miktarı oturduktan sonra yanılarak ayağa kalkarsa, bu oturuşu birinci oturuş sanarak selâm vermemişse bakılır: Beşinci rekâtın secdesini yapmadıysa tekrar oturur. Eğer beşinci rekâtın secdesini yapmışsa müstehap olarak bu namaza bir rekât daha ilâve eder. Bu kimsenin kıldığı farz namaz tamam olur. Çünkü son oturuş, kendi mahallinde olmuştur. Fazla olarak kılınan iki rekât ise, bu kimse için nafile hükmünde olmuş olur. Farz tamam olur sehiv secdesi yapması gerekir. -Bir kimse namazında şüphelenerek üç mü yoksa dört mü kıldığını hatırlamasa eğer yanılma olayı bu kişinin başına ilk defa gelmişse, yani bu gibi şüphelenmeler o kişide devamlı bir âdet hâline gelmemişse namazını yeniden kılmalıdır. O namaz batıl olmuştur. Bunu yeniden kılmak için oturarak selâm vermesi daha iyidir. Çünkü bu konuda şu hadis vardır: "Sizden biri namazında kaç rekât kıldığı hususunda şûpheye düşerse namazını yeniden kılsın." (1) -Ibni Ebu Şeybe de Ibni Ömer'den şu hadisi rivayet etmiştir: "Üç rekât mı, dört rekât mı, kaç rekât kıldığını bilemeyen kişi, kaç kıldığını hatırlayıncaya kadar namazını yeniden kılacaktır." Hem böyle bir namazı yeniden kılan kaç rekât kıldığı hususunda kesin bir bilgiye tam olarak sahip olur. SORU 59-
Şafi mezhebinde abdset:
Farzları ALTIDIR:
1-Niyet etmek 2- Yüzün yıkanması
3-Elleri dirsekleriyle beraber yıkamak
4- Başı mesh etmek 5-Aşık kemikleri ile beraber iki ayağı yıkamak
6-Tertib yapmak
Abdestin sünnetleri otuz sekizdir:
1-Kıbleye karşı dönmek, 2-Sıçrantılardan sakınmak, 3-Büyük bir kabdan su alıyorsa kabı sağına almak, ibrik gibi eliyle döktüğü bir şey ise soluna almak, 4-İki eli yıkarken abdestin sünnetlerine kalben niyet etmek, etmezse sevabını kayb etmiş olur 5-Eûzu besmele çekmek, 6-Duâ okumak 7-Misvak kullanmak 8-Elin parmaklarını birbirine geçirmek sureti ile hilâllamak 9-Mazmaza yapmak 10-İstinşak yapmak:
11- Mazmaza ve istinşakta oruçlu olmayanlar için mubâlağa yapmak
12- Mazmaza esnasında şu duayı kumak (Allâhım, zikrine, şükrüne ve güzel bir şekilde ibâdetime yardım et)
13- İstinşak ânında şu duayı okumak, (Ya İlâhî bana cennet kokularını koklat) 14- Yüz yıkandığında şu duâyı okumak: (Allâhım bazı yüzlerin beyazlanacağı ve bazı yüzlerin de kararacağı günde benim yüzümü ak kıl) 15-Yüzün yıkanmasında en üstten başlamak, 16-Yüzün suyunu iki avucu ile almak, 17-Suyu yüze çarpmamak, 18-Kesif sakalı hilallamak, 19- Sağ kolu yıkarken şunu söylemek: (Ya İlâhî, bana amel defterimi sağ tarafımdan ver ve benim hesâbımı kolay kıl) 20-Sol kolu yıkarken şu duâyı okumak: (Ya Rabbi, bana kitabımı sol tarafımdan ve arka cihetten verme) 21-Başın bütününü mesh etmek, 22-Mesh sırasında şunu okumak: (Yâ İlâhî, kılımı ve derimi ateşe haram kıl) 23-Kulakların içi ve dışını yeni su ile yıkamak ve şu duayı okumak: (Yâ İlâhî, beni Hak söz işiden ve en güzel bir şekilde ittibâ eden kimselerden kıl) 24-İki ayağı yıkarken şu duayı okumak: (Yâ Rabbi, bir takım ayakların kayacağı günde iki ayağımı sırât üzerinde sâbit kıl) 25- Âzâları yıkarken ovalamak, bilhassa topukları, 26-İlk önce sağ sonra solu yıkamak, 27-Yüz hududunu aşarak yıkamak, El ve ayakta yıkamayı dirseklerden ve aşık kemiklerinden yukarıya uzatmak, 28-Yıkamada ve mesihde fiil ve sözleri üç kere yapmak, (niyetin lafzı hâriç) 29-Âzâları birbiri arkasına kurumadan yıkamak 30-Abdest esnasında konuşmayı terketmek, 31-Başkasından yardım istememek, 32-Kurulanmamak, 33-Eğer sıçrantıların olduğuna tevehhüm ediyorsa su serpip elbisesini sıvazlamak (6) 34-Zaruretsiz olarak suyu serpmemek, 35-Abdestten sonra abdest suyundan içmek, 36-Yüzüğü oynatmak, 37-Abdesti bitirdikten sonra ellerini kaldırıp kıbleye dönerek duâyı okumak 38- İnnâ Enzelnâ Suresini üç defa okumak sünnettir SORU 60-
A) Müdrik :Müdrik "idrak etmiş, yetişmiş, kavuşmuş" gibi anlamlara gelir. İlmihal ıstılahında, namazı tamamen imamla birlikte kılan kimseye müdrik denir.
B) Lâhik :İmamla birlikte namaza başlamasına rağmen, namaz esnasında başına gelen bir durum sebebiyle namaza ara vermek zorunda kalan ve bu sebeple namazın bir kısmını imamla birlikte kılamayan kimseye lâhik denir.
C) Mesbûk:İmama namazın başında değil, birinci rek‘atın rükûundan sonra, ikinci, üçüncü veya dördüncü rek‘atlarda uyan kimseye mesbûk denir.
SORU 61-
a) Cuma Namazının Vücûb Şartları
1. Erkek olmak
2. Mazeretsiz Olmak
Cuma namazına gitmemeyi mubah kılan belli başlı mazeretler şunlardır:
1. Hastalık.
Cuma namazı için camiye gittiği takdirde hastaya zarar geleceğinden korkan hasta bakıcı için de aynı hüküm geçerlidir
2. Körlük ve kötürümlük.
3. Uygun olmayan hava ve yol şartları.
4. Korku. Cuma namazına gittiği takdirde malı, canı veya namusunun tehlikeye gireceğine dair endişeler taşıyan kimseye de cuma namazı farz değildir.
3. Hürriyet
4. İkamet
b)Cuma namazının sıhhat şartları:
1. Vakit 2. Cemaat 3. Şehir 4. Cami 5. İzin 6. Hutbe
SORU 62-
Yağmur duası:
SORU 63-
Farz Oruç: Ramazan orucunun edâ ve kazâsı ve keffâret orucu.
Vâcip Oruç: Bozulan nâfile orucun kazâsı ve adak orucu. Sünnet Oruç: Muharrem ayının 9'uncu günüyle beraber Âşûre günü yâni 10'ncu günü tutulan oruçtur.
Mendûp Oruç: Her aydan tutulan 3 gün oruç. O üç günün "eyyâm-ı biyz" yani Arabî ayın 13,14,15 inci günleri olması da mendûptur.
Nâfile Oruç:Sünnet ve Mendup olmayan oruçlar nafiledir.
Mekruh Oruç: Yalnız âşûre gününde (dokuzuncu veya onbirinci günü ile beraber olmadan) tutulan oruçtur. Ramazan bayramının birinci, kurban bayramının 1, 2, 3 ve 4'üncü günleri oruç tutmak tahrîmen mekruhtur.
SORU 64-
Orucun yükümlülük şartları: Namaz mükellefiyeti için gerekli olan şartlar oruç içinde geçerlidir.
1-Müslüman olma 2-Buluğ çağına 3-Akıllı olma.
SORU 65-
İsfar: Sabah namazının ortalık aydınlandıktan sonra kılınmasına denir. Müstehaptır
Tağlis: Sadece kurban bayramının ilk günü Müzdelife'de bulunan hacıların o günün sabah namazını, ikinci fecir doğar doğmaz, ortalık henüz karanlıkça iken kılmaya denir.
İbrâd: Sıcak bölgelerde, yaz günlerinde, öğle namazını geciktirip serinlikte kılmaya denir
Te’cil: Geciktirme. Namazı geciktirerek kılma
SORU 66-
Sâime:Yemle beslenen hayvanlara Peygamberimizin verdiği isim.
Dâribe:Vurma
Ma’kûle:Diyet, aç bırakma, yeterli seviye de bırakma
Ma’lûfe:Yemle beslenen hayvanlara hayvan
SORU 67-
Fıtır sadakası:"Ramazan bayramına kavuşan ve temel ihtiyaçlarının dışında belli bir miktar mala sahip olan müslümanların kendileri ve velâyetleri altındaki kişiler için yerine getirmekle yükümlü oldukları malî bir ibadet"tir. Hicrî 2. yılın Şâban ayında, zekâttan önce farz kılınmıştır.
Fıtır sadakası yükümlüsü sayılması için bulunması gereken şartlar:
1. Müslüman Olmak.
Havelânü'l havle: Malın artıcı olması. Bu kaide zekât için geçerlidir fitrede geçerli değildir.
SORU 68-
İstitâat:Beden ve malî imkânın yeterli düzeyde bulunmasına literatürde, yapabilme, güç yetirebilme anlamında denir.
İcap:İcabet etme, kabul görme
İfa:Yerine getirme
Rıhlet:Yolculuk, göç etme ve tebdil-i mekan
SORU 69-
1. Vücutla İlgili Yasaklar
1. Saç veya sakal tıraşı olmak, bıyıkları kesmek.
2. Kasık ve koltuk altı kılları ile vücudun diğer yerlerindeki kılları tıraş etmek, yolmak veya koparmak.
3. Tırnak kesmek.
4. Süslenme amacıyla saç, sakal ve bıyıkları yağlamak, boyamak, saçlara biryantin veya jöle sürmek, kadınlar oje ve ruj kullanmak. Vücuda veya ihram örtüsüne güzel koku sürmek; güzel kokulu sabun kullanmak.
2. Giyim ve Giyim Eşyası ile İlgili Yasaklar
Giyimle ilgili yasaklar sadece erkeklere yöneliktir. Kadınlar normal elbiselerini giyerler, sadece ihram süresince yüzlerini örtmezler.
1. Dikişli elbise ve iç çamaşırı türü giyim eşyası giymek.
2. Başı ve yüzü örtmek, takke ve benzeri şeyler giymek, başa sarık sarmak.
3. Eldiven, çorap ve topukları kapatan ayakkabı giymek. Nalın gibi, mümkün olduğunca üzeri açık ayakkabı giymek müstehaptır. Üzeri açık ayakkabı giymek mümkün olduğu halde, sadece topukları açık ayakkabı giymek mekruhtur. Ayak bileğine bitişen ve topukları örten ayakkabı giymek ise yasaktır, ceza gerektirir.
3. Nefsanî ilişkiler
İhramlı olunduğu müddetçe Her türlü nefsanî ilişkiler yasaktır.
4. Av Yasağı
Gerek Harem bölgesi içinde, gerek dışında eti ister yensin ister yenmesin her türlü kara avını avlamak, avcıya avını göstermek ve avlanmasına yardımcı olmak, av hayvanlarına zarar vermek yasaktır.
Deniz hayvanlarının avlanması yasak olmadığı gibi tavuk ve koyun gibi evcil hayvanların kesilmesi de ihramlıya yasak değildir.
5. Harem Bölgesiyle İlgili Yasaklar
Mekke şehri ve etrafındaki Harem denilen bölgedeki av hayvanlarının avlanması, bitkilerin kesilmesi veya koparılması ister ihramlı, ister ihramsız, herkes için yasaktır.
6. Yapılması Günah Olan ve Başkalarına Zarar Veren Konulardaki
Yasaklar
1. Füsûk: Taatten ayrılıp mâsiyet sayılan şeyleri yapmak.
2. Cidâl: Başkalarıyla tartışmak, hakaret ve kavga etmek..
İhramlıya Yasak Olmayan Şeyler
1. Yıkanmak, kokusuz sabun kullanmak.
2. İhram örtülerini değiştirmek ve yıkamak.
3. Dişleri fırçalamak, sürme çekmek.
4. Kırılan tırnağı ve zarar veren veya rahatsız eden kılı koparmak.
5. Diş çektirmek, kan aldırmak, iğne vurdurmak, yara üzerine sargı sarmak.
6. Silâh taşımak, bilezik, yüzük ve kol saati takmak.
7. Kemer kullanmak, omuza çanta asmak.
8. Yüzü ve başı örtmeden, yorgan ve battaniye gibi bir örtü ile örtünmek.
9. Palto, ceket gibi giyim eşyasını giymeden omuzlarına almak.
10. Şemsiye kullanmak, gölgede oturmak.
11. Balık vb. su ürünlerini avlamak.
12. İhramsız kişi tarafından avlanan kara avının etinden yemek.
13. Yıýlan, akrep, fare, sinek, pire, kene gibi zararlı hayvan ve haşareler ile saldırgan köpek, kurt ve kaplan gibi hayvanları öldürmek yasak değildir.
Yasin suresi-hz. Adem 10 sahife-tevbe istiğfar
SORU 70-
Hanefîler'e göre arefe günü gündüz Arafat'ta bulunanların, mazeretsiz olarak güneş batmadan önce Arafat'tan ayrılmamaları vâciptir.
SORU 71-
Rebiül-evvel ayının 12 gecesi aynı zamanda20 nisan 571’dir ve Fil olayı aynı yılda gerçekleşmiştir.
SORU 72-
Ebu Talip VE Hz. Hatice’nin öldüğü yıla “Hüzün Yılı” denir.
SORU 73-
Hudeybiye Barış Antlaşmasının maddeleri:
SORU 74-
İsra:Gece yürüyüşü Mirac:Göğe yükselme
SORU 75-
Salman-ı Farisi
SORU 76-
Mute Savaşı:Bizanslılarla
Tebuk seferi:Bizanslılarla
Huneyn gazvesi:Mekkenin fethinden sonraki ilk gazve
Ridde:Peygamberin ölümünden sonra dinden dönenlerle yapılan savaşlar
SORU 77-
Varaka b. Nevfel:Hz Hatice’nin amcasının oğludur Cahiliye devrinde Hristiyan oldu, İncil ve Tevrat’ı okudu Hz Peygambere (a s m ) nübüvvet geldiği zaman yaşlanmış, gözleri kör olmuş vaziyetteydi Hz Hatice (r anha), ilk vahyin şokuyla gördüklerinden korkan Resul-i Ekrem (asv)'i ona götürdü; durumu anlatıp, fikrini sordu Varaka, kendisinin beklenen peygamber olduğunu, geleceğinin Hz Musa ve Hz İsa (as) tarafından müjdelendiğini, kendisine gelen meleğin önceki peygamberlere de gelen Cebrâil (as) olduğunu söyledi.
SORU 78-
Hicri 8. yıl.
SORU 79-
Hayberin fethinden sonra.
1. HİCRET:Habeşistan'a Yapılan İlk Hicret, Nübüvvetten sonra 5. yılda, kafilesinde 11 erkek ve 4 kadın vardı. Habeşistan'a ilk hicret Nübüvvet'ten sonra Recep 5. yılda yapılmıştı. Habeşistan'daki muhacirlerin bir grubu, İslam ile Küfr arasındaki sulh haberini öğrenip üç ay sonra yani aynı yılın Şevval ayında Mekke'ye dönmüş oldu
2. HİCRET: Nübüvvet'ten sonra 6. yılda ve 615 Miladi yılının başında Habeşistan'a ikinci hicret yapıldı. Kureyşliler bu hicrete mani olmak için ellerinden geleni yaptılar, hicrete çıkanları tehdit etmeye çalıştılar ve yolda çeşitli güçlükler çıkarmaktan geri kalmadılar; ama her şeye rağmen 80'den fazla erkek ve 18-19 kadın.
Hayberin fethinden sonra.
SORU 80-
Risale: Kureyşi
İhyau ulumi'd-din:İmam-ı Gazali
Divan-ı Hikmet: Ahmet YESEVİ
Ri’aye li Hukukillah: haris
el Muhasibî
SORU 81-
Hz. Peygamberin ticaretle uğraşması.
SORU 82-
Medine'de üç Yahudî kabilesi vardı:
1- Beni Kurayza,
2- Beni Nadiroğulları
3- Benî Kaynuka
SORU 83-
Daru’n-nedve: İslâm'danönce Cahiliyye çağında Mekkeli müşriklerin toplantı ve istişâre yeri
Daru’l-Erkam: ilk üç sene İslâm’ı gizli bir şekilde islamı tebliğ etti. Dâru’l-İslâm”.
Hazret-i Ömer -radıyallâhu anh-, nübüvvetin altıncı yılında müslüman oluncaya kadar bu ev İslâm’ın teblîğ etti. Daha sonra bu ev vakfedildi.
Daru’n-Nebi:Mescid-i nebevi. Peygamberin evi
Beytu’l-Haram:Kabe.
Tevbe 107: وَالَّذ۪ينَ اتَّخَذُوا مَسْجِدًا ضِرَارًا وَكُفْرًا وَتَفْر۪يقًا بَيْنَ الْمُؤْمِن۪ينَ وَاِرْصَادًا لِمَنْ حَارَبَ اللّٰهَ وَرَسُولَهُ مِنْ قَبْلُۜ
SORU 84-
Peygamberimizin:Annesinin Kabri:Ebvada
Babasının Kabri:Medinede.
SORU 85-
İslâm'i yok etme emellerine kısa yoldan varabileceklerini zannediyorlardı. Münâfiklar Mustalikogullarina karşı düzenlenen cihat hareketinde, Hz. Âîse'nin başına gelen normal bir olaydan yararlanarak Hz. Ebu Bekir'le Resulullah'in arasına fitne sokmaya ve Resulullah'i gözden düşürmeye çalıştılar.
اِنَّ الَّذ۪ينَ جَٓاؤُ۫ بِاْلاِفْكِ عُصْبَةٌ مِنْكُمْۜ لاَتَحْسَبُوهُ شَرًّا لَكُمْۜ بَلْ هُوَ خَيْرٌ لَكُمْۜ لِكُلِّ امْرِىءٍ مِنْهُمْ مَااكْتَسَبَ مِنَ اْلاِثْمِۚ وَالَّذ۪ى تَوَلّٰى كِبْرَهُ مِنْهُمْ لَهُ عَذَابٌ عَظ۪يمٌ
Nur11-20 arası:O ağır iftirayı uyduranlar, sizin içinizden bir güruhtur. Bu iftirayı kendiniz için kötü bir şey sanmayın. Aksine o sizin için bir hayırdır. Onlardan her biri için, işledikleri günahın cezası vardır. İçlerinden (elebaşılık ederek) o günahın büyüğünü üstlenen için ise ağır bir azap vardır. (Nur: 11)[
Nur:Bu iftirayı işittiğiniz zaman, iman eden erkek ve kadınlar, kendi (din kardeş)leriniz hakkında iyi zan besleyip de, “Bu apaçık bir iftiradır” deseydiniz ya! Onlar (iftiracılar) bu iddialarına dair dört şahit getirselerdi ya! Madem ki şahit getirmediler; işte onlar Allah yanında yalancıların ta kendileridir
SORU 86-
Uhud dağı eteklerinde 625 yılında gerçekleşmiştir. Hicret’in üçüncü yılında Kureyşliler, Bedir’in öcünü almak ve Arabistan’da kaybolan itibarlarını yeniden kazanmak için hazırlıklara başladılar.
SORU 87-
Vahiy Katipleri:Dört Halife,Zübeyr b avvam, Âmir Bini Fuheyre, Amr Bini Âs, Abdullah İbni Erkam, Sabit Bini Kays, Hanzale Bini Rebi', Mııgîre Bini Şu'be, Abdullah İbni Revâha, Halid Bini Velid, Halid Bini Said, Alâ Bini Hadremî, Huzeyfe Bini Yeman, Muaviye Bini Ebu Süfyan, Zeyd Bin Sabit'…
NOT:Ebu Hureyre Hayber gazvesi sıralarında Yemen'den Medine'ye gelip Müslüman olmuştur (H. 7/M. 629) O tarihten itibaren Hz. Peygamber'in vefatına kadar ondan ayrılmayan bir sahâbîsi olmuş, kendisini onun hizmetine adamıştır.
---Hz. Aişe-Ebu Hureyre---
SORU 88-
Tarih başı olarak Peygamber Muhammed’in Mekke’den Medine’ye göç edişini alan takvim. Hicretten 17 yıl kadar sonra halife Hz. Ömer (r.a) zamanında kullanılmaya başlanmıştır. Ay’ın Dünya çevresinde dönmesi 29,5 gün sürdüğüne göre, bir ay 29,5 gün sayılmış, bir yılda, (12×29,5 = ) 354 gün olmuştur.
Böylece bu takvim, güneş yılından 11 gün kısa olmuştur
Hicri (Arabi) Aylar:
1-Muharrem.
2-Sefer
3-Rebiülevvel,
4-Rebiülâhir,
5-Cemaziyülevvel,
6-Cemaziyülâhir,
7-Recep,
8-Şaban,
9-Ramazan,
10-Şevval,
11-Zilkade,
12Zilhicce.
SORU 89-
Yemâme Savaşı, Hz. Ebû Bekir’in (r.a.) gönderdiği İslâm ordusuyla Yalancı Peygamber Müseylimetü’l-Kezzab taraftarları arasında yapılan bir savaştır. Savaş Milâdî 632 yılında Yemame bölgesinde yapıldı ve Müseylimetü’l-Kezzab ve taraftarlarının isyanı bastırıldı.. Halid bin Velid komutasındaki Müslüman ordusu iki bin kişiden fazla şehit verirken Müseylimetü’l-Kezzab’ın taraftarlarından yirmi bin kişi ölmüştür.
SORU 90-
Müdârâ: Dini veya dünyayı zarardan kurtarmak için, dünya menfaatinden vermek, insanlarla iyi geçinmek, İslamiyet’in dışına çıkmadan, güler yüz göstermek gönlünü almaktır
Münazara:Herhangi bir konu üzerinde zıt düşüncelerin karşılıklı olarak savunulmasına denir
Müdahene:Dünyalık ele geçirmek için, dinden taviz vermektir. Haram işleyenlere olan saygısı yahut dine olan bağlılığının gevşekliği, müdaheneye sebep olur. Fitne olmadığı, yani dinine veya dünyasına veya başkalarına zarar olmadığı zaman, haram ve mekruh işleyene mani olmak gerekir. Mani olmamak, susmak haram olur. Hadis-i şerifte, (Allah’a isyan edenlerle gezip tozan, günah işleyene gücü yettiği halde, ses çıkarmayan, müdahene eden, kabrinden maymun ve hınzır şeklinde kalkar) buyuruldu.
Müdarebe: Esas olarak bir tarafın emek bilgi ve tecrübe, diğer tarafın ise sadece sermaye koyarak yürüttükleri bir faaliyet türüdür.
SORU 91-
Toplumun iyi-kötü her yönü hakkında bilgiler verilmeli. SORU 92-
1146 Selçuklu hükümdarı.
O'nun üç hayali vardı.
1-İlki Müslümanları birleştirerek İslam birliğini kurmaktı -ki bunu hayattayken gerçekleştirmiştir-.
2-İkinci hayali yani Kudüs'ün yeniden fethini kendisinden hemen sonra Selahaddin Eyyubi gerçekleştirmiştir.
3-Son hayali ise Konstantiniyye'nin fethi idi, bu fetih de Fatih Sultan Mehmed'e nasip olmuştur. İlk Darul Hadis'i O kurdurmuş, kurdurduğu rasathanede güneş saati yaptırmıştır.
SORU 93-
Peygamberimizin:
Müezzinleri:Ummi Mektum, Bilâl-i Habeşi
Hatibi ve Katib-i:Hatibi ve aynı zamanda kâtibi olan Hazrecli Sabit b. Kays.
Şair-i:Hassan b. Sabit.
Kârileri: Übey b. Ka’b, İbn Mes’ud,
SORU 94-
Hutbe âdabı
Cumanın farzından önce, bayram namazlarından sonra hutbe okunur. Cuma hutbesi farz, bayram hutbeleri sünnettir. Hutbenin bir rüknü vardır. O da Allah'ı zikirdir. Elhamdülillah, Sübhânallah, Lâilâhe illallah demekle rükün yerine getirilmiş olur. Bu zikri biraz uzatmak daha uygundur. Hutbenin sahih olmasının şartları 1. Hutbenin vakit içinde okunması, 2. Namazdan önce okunması, 3. Hutbe niyetiyle okunması, 4. Cemaat huzurunda okunması, 5. Hutbeyle namaz arasında birşeyle meşgul olunmaması. 6. Cuma namazını hutbeyi okuyan hatibin kıldırması evlâdır.. Hutbenin vacipleri
1. Taharete dikkat etmek, 2. Setr-i avrete riâyet etmek, 3. Hutbeyi ayakta okumak. Hutbenin sünnetleri
1. Hatibin, hutbeden önce minber tarafında bulunması
2. Minbere çıkınca oturması, 3. Ezanın hatibin huzurunda okunması, 4. Ezan okunduktan sonra hatibin her iki hutbeyi ayakta okuması. (Özürsüz. hutbeyi oturarak veya yaslanarak okumak mekruhtur.) 5. Hutbeyi cemaate karşı okumak, 6. Hutbeye-gizlice Eûzü-Besmele çektikten sonra-Allah 'a hamd ederek başlamak, şahadet kelimelerini okumak ve Peygamberimize salavat getirmek. 7. Va'z ve nasihat etmek, 8. Kur'an'dan bir ayet okumak, 9. İki hutbe okumak ve iki hutbenin arasında üç ayet okuyacak miktardan fazla olmamak üzere oturmak, 10. İkinci hutbeye de Allah'a hamd ve Peygamberimize salavat getirerek başlamak, 11. Müslümanlara mağfiret, yardım ve afiyetle dua etmek, 12. İkinci hutbede, sesini birinci hutbeden biraz daha alçaltmak, 13. Her iki hutbeyi de fazla uzatmamak. 14. Hutbe bitince ikamet getirmek. Hutbe okunurken konuşmak mekruh olduğu gibi, konuşana susmasını söylemek de mekruhtur. SORU 95-
Hutbe esnasında konuşmak gibi namaz kılmak da tahrîmen mekruhtur.
SORU 96-
İslâm Tarihinde Hazret-i Peygamber ile Hazret-i Ebû Bekir ve Hazret-i Ömer devirlerinde Cuma günleri sadece hutbeden önce bir iç ezan okunurdu Ancak nüfusun giderek kalabalıklaşması üzerine Hazret-i Osman devrinden itibaren Cuma namazı için vaktin geldiğini haber vermek amacıyla dışarıda da ezan okunmaya başlandı
SORU 97-
Hanifiye göre Cuma Hutbesinin Sıhhat Şartları:
1. Hutbenin vakit içinde okunması,
2. Namazdan önce okunması, 3. Hutbe niyetiyle okunması, 4. Cemaat huzurunda okunması, 5. Hutbeyle namaz arasında bir şeyle meşgul olunmaması. 6. Cuma namazını hutbeyi okuyan hatibin kıldırması evlâdır. SORU 98-
Kaside-i Bürde: Bürde,Arapların gece üzerlerine örttükleri, gündüz giyindikleri elbisedir. Hırka.
Ka’b b. Züheyrin yazdığı kaside. Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.s) tarafından beğenilmiş ve Peygamberimiz hırkasını çıkararak şaire giydirmiştir. Bu yüzden bu kaside “Kaside-i bürde” olarak tanınır. İstanbul Hırka-i Şerif Camiinde sergilenen Hırka-i-Şerif Ka’b b.Zuheyr’e giydirilen hırka olduğu rivayet edilir.
SORU 99-
Maliki:imamdan ayrı olarak en azından oniki erkeğin bulunması gereklidir
Hanefi:imamdan başka en az üç kişidir.
Şafi:imamla birlikte, en azından kırk kişi olması şarttır.
Hanbeli:imamla birlikte kırk kişiden az olmaması gereklidir.
SORU 100-
Emr-i Bi’l Ma’ru:İyiliği emretmek
|
|
||||||||||||||||||
![]() |